“Kullanılma hakkımız Yüce Türk Milleti’ne aittir…” (4)

ALLAH

Bazı dostlarımız bana, bu konuyu neden ele aldığımı , bir yerlere mesaj mı vermek istediğimi,kırılgan hususlar olduğunu ve hedef kitleleri rahatsız ettiğini, bazı dostlarımızın da konunun bizi aşacağını her şey yolunda iken ne yapmak istediğimizi soruyorlar…Dostlarımızın bu endişelerine kısmen de olsa katılıyorum…Ancak önce çuvaldızı kendime batırdığımı unutmayın.Bırakın da o acı ile içimdekileri haykırayım.Bozkurt’un ancak Töre ile büyüyeceğini anlatmak durumundayım.Dadı ile büyümek isteyenlere elbette dostane sitemimiz olacaktır.Şimdilik bir nokta koyalım ve kaldığımız yerden devam edelim…
Alparslan Türkeş‘in İslamcı politikalarını artırması sonucunda Nihal Atsız “Senin peygamberin bu kapıdan içeri giremez” diyerek parti politikasına dinin katılmaması gerektiğini savunması sonrasında partiden uzaklaştırılmasıyla başlayan sürecin günümüze yansıyan antik kalıntıları üzerindeki izdüşümlerini ve tahribatı aktarmak durumundayız.Büyük Adana Kongresin de Partinin programının “Türk-İslam Sentezi” olarak benimsenmesi üzerine Nihal Atsız ‘ın Alparslan Türkeş‘e “Yallah! Sen git Arap develerine bin.” diyerek eksen kayması yaşaması ve Kongre çıkışında da yaptığı açıklamada “Mhp’de Allah Tanrıyı kovdu.” söylemleri yeni oluşuma gönül veren tabanda rahatsızlıklara sebeb olmuştu.Oysa bu kongre çok partili yaşama geçiş süreciyle birlikte, kendisini ifade olanağı bulan Ülkücü Hareketin, önemli iki fikir adamının 60’lardan itibaren birbirlerinden ayrılan noktalarını gözlemlemesine de vesile oldu.Görünürde bu iki fikir adamının olanca farklılıklarına karşılık aynı ülkünün adamı olduğu ve ele aldıkları konuların paralelelik arz ettiği söylenmiş ancak Türkeş‘in bu harekete İslamcılık çizgisini eklemesiyle yol ayrımına gidildiği dillendirildi yıllarca. “İlla bir dine inanacak isem, atalarımın Gök Tengri’si bana yeter.” diyen Atsız ,Türkeş‘in “Türk-İslam” motiflerini ilmek ilmek işlemesi karşısında hedeflediği kitleyi kaybetmeye başlamıştı.Artık “Gök Tengri” yerini “Allah” inancına bırakmış ve bu durum bir ayrılığa doğru yelken açmıştı.
Atsız, bu rahatsızlığını sonraki yıllarda da devam ettiren yazılar yazmayı sürdürdü.Artık Türkeş, hedef olmaktan çıkmış yerini ona destek ve yardımlarını eksik etmeyen ve İslami yönü ağır basan fikir adamları almıştı.Bunlardan biriside Üstad Necip Fazıl‘dır…
Taraftarlarınca ima yollu da olsa onun hakkında şu satırları kaleme aldığı ifade edilmektedir;
“Din tüccarı dinin gereğinden korkar.Kumarhanede yakalanan,akla gelen ve gelmeyen herkesi dolandırmış olan ahlaksız,Allah,Peygamber,din,cennet kelimeleriyle kandırdığı saf insanları sömürürken en büyük düşmanlığı mantık ve zekaya karşıdır.çünkü onun yalancılığını matematik kesinlikle ortaya koyan nesne mantık ve zekadır” (Nihal Atsız “Korkular” Ötüken Dergisi,8 Aralık 1972,Sayı:12 )

Bizim bu yazı dizisini kaleme almamıza vesile olan şey de hiç şüphesiz Atsız‘ın bu fikir yapısı ve bugünde onu takip edenlerin Türkçülüğü İslam’a karşı birer kalkan gibi kullanma istek ve arzularından kaynaklanmaktadır.Batı dünyasındaki Oryantalistlerin tertip ettiği İsalam’a ve Peygamberimize hakaretamiz çalışmalarını yıllardır izlemekteyiz.Türk-İslam coğrafyasında kaos oluşturmaya yönelik bu provakatif hareketlerin son örneği Fransa’da ki Charle Hadbo olayıdır.Bu konuda “İçimizdeki Charle Hadbolar” başlıklı bir yazı kaleme almış ve konunun önemine işaret etmiştik.Oysa içimizde bir sürü Charle olduğunu farkedemedik.Kutsallık izafe etmeye çalıştığımız ırk taassubu fikir ve medeniyet dünyamızı zedelemiştir.

Şimdi de “Mhp’de Allah Tanrı’yı kovdu” diyerek kılıçları çeken Atsız ve takipçilerinin sosyal medyada yaptığı paylaşımları vicdan muhasebenize sunuyorum.

“Türklüğe ihanet edenlerin üzerine acun kül olup yağacak, gözlerine kızgın lavlar dolacak. İşte biz o zaman Kürşadın huzurunda iken Albızın yanında getirdiklerine soracağız; yaşar iken Türklük için ne yaptın ” (Kürşad suresi 1. ayet)
“Andolsun ki,kendini Pirince satanlar, pirinç Pilavında boğulacaklardır…”
“Andosun ki, sizi, Tanıdağından bir toprak parçasının içine kurt kanı damlatarak yarattım.Bozkurt gibi cesur, Tanrıdağı gibi yüce olasınız diye…”
“Andolsun ki, Biz Türkleri, 7 günde yaratıp, Ona Bozkurt ruhundan üfledik. Onu tüm yaratılanlara üstün kıldık…”
“De ki onlara, senin soyun ne diye sorarlar sa, halifeye diz çöktüren Hülagü Hanın, dünya ya el öptüren Mustafa Kemal’in soyundanız…”
“O ki Türk’ü yaratırken en üstün yaratandır. Tanrının Türk’ü yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin…”
“Biz sizi Bozkut kanı ile yarattık.Bilmezler mi,kanına ihanet edipte it kanına bulaşanlar,it cehenneminde yanacaklar” (Bozkurt Süresi 1.Ayet)
“Ant olsun ki içki içmek günah değildir. İnkara kalkışan yobazlara de ki ”İçkiyi zaten Tanrı yarattı, neden yasaklasın? Hem, Tanrı size cennette şarapları vaad etmedi mi?” İşte, ayetlerimiz bu kdar açıktır. Belki yola gelenlerden olursunuz diye… Kuşkusuz ki içmekte bir sakınca yoktur, bu yüzden içeceksin şarabı s***ceksin arabı.” (İlk anda içen adamdan zarar gelmez suresi 12-15. ayetler)”

Facebook üzerinden faaliyet gösteren bir grubun yaptıkları eylem insanı şaşkına çevirecek türden…Kendilerine “Gök tanrı Türkçüler” ismi veren grubun “Allah’ı kovduk” ismini verdikleri eylemde Kuran’ı Kerim yakıldığıda iddi edilmektedir…İnceleyin (http://www.turkcuturanci.com/turkcu/turkcu-ulkucu-tartismalari/mhp-li-ama-baykalci/ )

Görüldüğü gibi akla durgunluk veren bu paylaşım ve yazışmalar tehlikenin ne boyutta olduğunu göstermektedir.Bu ahlaksız tarafgirliği yapmalarını da “Öyküleme Sanatı” diyerek izole etmeye kalkışmaktadırlar.Alparslan Türkeş bu tehlikeleri sezmiz ve Türklüğü İslam ahlak ve fazileti ile yeni bir kimlik kazandırmaya çalışmıştır.Bunu yaparken de “Türklük bedenimiz İslamiyet ruhumuzdur,ruhsuz beden cesetten ibarettir” diyerek son noktayı koymuştur.

(Devam edecek)

İlhan NEZOR

Yorum bırakın